Kral, ikna oldu, terzilere kıyafet hazırlamalarını söyledi ama bu malzemeyi de göremedi.
- The king, convinced, told the tailors to prepare the outfit, but he also couldn't see this material.
Terziye güvenmiyorum.
- I don't trust the tailor.
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
- Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Büyük bir akvaryum balığı gölette yüzer.
- A large goldfish swims in the pond.
Japon balığım hasta görünüyor. Neyi olduğunu merak ediyorum.
- My goldfish looks sick. I wonder what's wrong with it.
Japon balığı gibi hafızam var.
- I have a memory like a goldfish.
For the children's fair we'll have a few games they can play, so that each child wins a goldfish as a prize.