Dünya portakal şeklindedir.
- The earth is the shape of an orange.
Birçok portakalın suyunu sıktı.
- She wrung the juice from a lot of oranges.
Portakal rengi bir elbise giyiyor.
- She's wearing an orange dress.
Tom portakal rengi bir cezaevi tulumu giyiyor.
- Tom was wearing an orange prison jumpsuit.
O, turuncu rengi sever mi?
- Does she like orange?
Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.
- Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him.
Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.
- Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him.
Turuncu bir tişört ve yeşil pantolon giyiyorum.
- I am wearing an orange t-shirt and green pants.