Ben bir makbuz alabilir miyim.
- May I have a receipt?
Bir makbuz istiyorum, lütfen.
- I'd like a receipt, please.
Makbuzunuzu almayı unutmayın.
- Don't forget the receipt.
Agh. Annemden bir hediye almak için uzun bir süre bekledim. Ancak, çok sorunludur.
- Agh. I waited for a long time for the receipt of a present from my mother. However, it's very problematic.
Lütfen bana bir fiş ver.
- Please give me a receipt.
Tom fişi Mary'ye verdi ve onu cüzdanına koymasını söyledi.
- Tom gave Mary the receipt and told her to put it in her purse.
And therewith Sir Launcelot gate all his armoure as well as he myght and put hit upon hym for drede of more resseite .