Böyle yüksek bir irtifada iyi hissetmiyorum.
- I don't feel well at such a high altitude.
Her iki uçak da aynı irtifada uçuyordu.
- Both planes were flying at the same altitude.
30,000 fit yükseklikte yol alıyoruz.
- We are cruising at an altitude of 39,000 feet.
Uçak 3000 metre yükseklikte uçtu.
- The plane flew at an altitude of 3,000 meters.