Halı almadan önce odayı ölçmek zorunda kalacağız.
- We'll have to measure the room before we buy the rug.
Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your blood pressure.
Böylesine önlemler gerekli değildi.
- Such measures were not necessary.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Yatağın uzunluğunu ölçtü.
- He measured the length of the bed.
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.