Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
- And I will raise it again in three days.
Her gün İngilizce çalışıyor musun?
- Do you study English every day?
Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.
- I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.
Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
Tom ve Mary gece ve gündüz kadar farklı.
- Tom and Mary are as different as night and day.
Benim kuralım her zaman gündüz günün işini yapmaktı.
- My rule always was to do the business of the day in the day.
Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
- In this day and age, life without electricity is unimaginable.
Geçen gün ondan bir çağrı aldım.
- The other day, I got a call from her.
Onüçüncü doğum gününden birkaç gün sonra Tony de okulu bıraktı.
- A few days after his thirteenth birthday, Tony left school, too.
Keşif, 1896 yılında sıcak bir Ağustos gününde gerçekleşti.
- The discovery took place on a warm August day in 1896.
Tom'u kreşte indirdim.
- I dropped Tom off at daycare.
Gidip çocuğumu kreşten alacağım.
- I will go and pick up my child from daycare.
It was a year ago to the day that I first met him.
... on ' on the day following the assassination of the United States ambassador, the first ...
... wake up hungry, they’re hungry all day and they go to sleep hungry. A billion people ...