O, toplum için kendini kurban ediyor.
- He sacrifies himself for the community.
Toplumu düşünmek zorundayız.
- We must think about the community.
Tom'un ölümü halkı şok etti.
- Tom's death shocked the community.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Leyla cemaatin bir direğiydi.
- Layla was a pillar of the community.
Tom New York Yahudi cemaatinde büyüdü.
- Tom grew up in the New York Jewish community.
O, yerel topluluklarında bir sorundu.
- It was a problem in their local community.
O bir topluluk aktivisti.
- She is a community activist.
Tom halk eğitim merkezine gitti.
- Tom went to community college.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.
- Tom's sentence was 25 hours of community service.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
O onu milletin iyiliği için yaptı.
- She did it for the good of the community.
Ancak, sadece insan topluluğunun bir iletişim aracı olarak sözlü dili vardır.
- However, only the human community has verbal languages as a means of communication.
Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.
- School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year.
Tom, şartlı tahliye ve kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.
- Tom was sentenced to probation and community service.
... community-based disaster risk reduction. ...
... the concept I was talking about with community colleges -- where ...