Bunu oniki yaşımdan beri yapmamıştım.
- I haven't done that since I was twelve.
Uçağımız tam onikide hareket etti.
- Our plane took off at exactly twelve o'clock.
Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
- About a dozen trees had soon been planted.
İki düzine kalem satın aldım.
- I bought two dozen pencils.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
- The students' lunch period is from twelve to one.
Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.
- Tom gave me a dozen cookies in a plastic bag.
Okuyacak çok sayıda raporum var.
- I have a dozen reports to read.