Kamu oyu dengesi kendi lehine kalır.
- The balance of public opinion remains in his favor.
Doğanın dengesi çok kırılgandır.
- The balance of nature is very fragile.
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
- She makes sure that her family eats a balanced diet.
Bana bakiyemi söyler misin?
- Could you tell me my balance?
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Dengesini kaybedip bisikletten düştü.
- He lost his balance and fell off his bicycle.
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.
- I'd like to find out my bank balance.
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.
- I balanced my checkbook while you were washing clothes.
Bir deniz aslanı burnunda bir topu dengeleyebilir.
- This sea lion can balance a ball on its nose.
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.
- The music is in balance with the structure of the movie.
Blair thought he could provide a useful balance to Bush's policies.
I think the balance of opinion is that we should get out while we're ahead.
I just need to nip to a bank and check my balance.
This seal can balance a ball on its nose.
- This seal can balance a ball on his nose.
Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
... then the only way you balance the budget is on the backs of ...
... yet you get one of those stones out of balance and the ...