Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.
- Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.
O, bu bahar otuz yıldır öğretmenlik yapıyor olacak.
- He will have been teaching for thirty years this spring.
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.
Öğretim tarzımın yanlış olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that my way of teaching is wrong?
Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
- All our teachers were young and loved teaching.
Öğretmekten çok yoruldum.
- I am very tired from teaching.
Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
- In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor.
- Tom is teaching a class right now.
Bayan Jones, bilgisayar bilimleri öğretiyor.
- Mrs. Jones is teaching computer science.
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.