Bu denize doğru geçiştir.
- This is the passage to the sea.
Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti.
- The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.
Zihnimde çocukluğuma açılan gizli bir geçit var.
- There is a secret passageway in my mind leading to my childhood.
Gizli bir geçit bulduk.
- We discovered a secret passageway.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.