Yeni bir görev arıyor.
- He is seeking a new position.
Onlar hala kanıt arıyorlar.
- They are still seeking evidence.
Buraya adalet aramak için geldim.
- I came here seeking justice.
Tom sığınma aramıyor.
- Tom isn't seeking asylum.
Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.
- Martin Luther King spent his life seeking justice.