that place

listen to the pronunciation of that place
Английский Язык - Турецкий язык
orası
there
oraya

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin? - Could you tell me how to get there?

there
orada

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything at all there?

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything in there?

there
şurada

Şurada gazete okuyan adam benim dayım. - The man reading a paper over there is my uncle.

Şurada kitap okuyan adam benim babam. - The man reading a book over there is my father.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır. - There are few sites in the Tatar language on the Internet.

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

there
İşte ...: There
this place
burası

Tanrım, burası kocaman! - God, this place is huge!

Burası o kadar kötü bir yer değil. - This place isn't so bad.

there
o konuda

O konuda hiçbir şüphe yok. - There's no doubt about it.

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
My Place
koyunum
there
oradaki

Biz oradaki masada oturabilir miyiz? - Can we sit at the table over there?

O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır. - He is older than the boy who is over there.

there
işte!

İşten sonra bir parti var. - There's a party after work.

Her işte bir ölçüde stres vardır. - There's a degree of stress in every job.

this place
buraya
this place
bura
this place
şurası
there
oralarda

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var. - There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

there
{ü} gördün mü

Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü? - Answer me this. Did you see her there?

Orada birini gördün mü? - Did you see anybody there?

there
orayı

Lütfen bugün orayı ziyaret et. - Please visit there today.

Hazine için orayı burayı kazdılar. - They dug here and there for treasure.

to that place
o yere

Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez. - No decent people go to that place.

Biz o yere hiç gitmedik. - We've never been to that place.

my place
benim yerim
my place
evim
Английский Язык - Английский Язык
there
this place
{n} here
that place

    Турецкое произношение

    dhıt pleys

    Произношение

    /ᴛʜət ˈplās/ /ðət ˈpleɪs/

    Видео

    ... the tax rates ' the tax cuts that we put into place for small businesses and families. ...
    ... place I like my wife ...
Избранное