İnternet karşı konulmaz bir tsunamidir.
- The Internet is an irresistible tsunami.
O büyüleyici ve karşı konulmaz.
- He's charming and irresistible.
Onu karşı konulamaz buluyorum.
- I find him irresistible.
Onları karşı konulamaz buluyorum.
- I find them irresistible.
Mary hakkında onu dayanılmaz yapan bir şey var.
- There's something about Mary that makes her irresistible.
Tom'u dayanılmaz buluyorum.
- I find Tom irresistible.