Tom took his finger off the trigger.
- Tom parmağını tetikten çekti.
Sputnik 1, launched in 1957, triggered the Space Race.
- Sputnik 1, 1957'de fırlatıldı, uzay yarışını tetikledi.
You can't be too vigilant.
- Çok tetikte olamazsın.
We must remain vigilant.
- Biz tetikte kalmalıyız.
A tsunami is coming, so please be on the alert.
- Bir tsunami geliyor, bu yüzden tetikte olun.
We have to stay alert.
- Tetikte beklemek zorundayız.
Do not try to run away, please, because the eyes of your enemies are watchful.
- Lütfen kaçmaya çalışma, çünkü düşmanının gözleri tetikte.