teslim

listen to the pronunciation of teslim
Турецкий язык - Английский Язык
delivery; admission, acknowledgement; surrender, submission, yielding
admission
allowance
yielding
(Bilgisayar) bill to
(Kanun,Latin) traditio
(Ticaret) handing-over
concession
acknowledgement
submission
delivering or handing over
handing over
submitting oneself to the will of God. T
surrender

The Mexicans surrendered. - Meksikalılar teslim oldu.

Under the circumstances we have no choice but to surrender. - Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.

submission, yielding, giving in, surrender, capitulation
consignment
giving up oneself
conceding, admitting, acknowledging, granting
delivery

How long do I have to wait for delivery? - Teslimat için ne kadar beklemeliyim.

Delivery is not included in the price. - Teslimat fiyata dahil değildir.

capitulation
{i} ceding
committal
rendition
surrender to
delivery to
delıvered
delivered to
deliverables
handed to
the delivery
confession
(Mukavele) handover
ex
teslim almak
receive
teslim etmek
deliver

My work was to deliver pizza by motorcycle. - İşim motosikletle pizza teslim etmekti.

Tom asked me to come here to deliver this message. - Tom bu mesajı teslim etmek için buraya gelmemi istedi.

teslim olmak
surrender

I'd rather die than surrender. - Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederim.

Under the circumstances we have no choice but to surrender. - Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.

teslim olmak
yield

I would rather die than yield. - Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederdim.

teslim etmek
surrender

Did Tom have to surrender his passport? - Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?

teslim olmak
give in

The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in. - Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.

teslim etmek
hand something in
teslim etmek
hand over
teslim etmek
give in
teslim etme
surrender

Did Tom have to surrender his passport? - Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?

The police persuaded the criminal to surrender his weapon. - Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti.

teslim adresi
(Bilgisayar) deliver to
teslim alan
(Bilgisayar) checked out by
teslim alan
(Ticaret) recepient
teslim alma
(Bilgisayar) check out
teslim almak
to accept something
teslim almak
take delivery of
teslim alınan
(Bilgisayar) checked out
teslim alındı
(Bilgisayar) checked-out
teslim alınma
acceptance
teslim eden
deliverer
teslim eden
consigner
teslim ederek
ceding
teslim ederek
submitting
teslim edildi
(Bilgisayar) checked in
teslim edildi
(Bilgisayar,Sigorta) delivered
teslim edildi
(Bilgisayar) checked-in
teslim edilen
(Bilgisayar) comitted
teslim edilen
submitted
teslim emri
(Ticaret) delivery receipt
teslim emri
(Sigorta,Ticaret) delivery order
teslim et
(Bilgisayar) deliver

Where's the package you wanted me to deliver? - Teslim etmemi istediğin paket nerede?

Tom has already delivered the package to Mary's house. - Tom paketi Mary'nin evine zaten teslim etti.

teslim et
(Bilgisayar) commit
teslim et
(Bilgisayar) check in
teslim etme
submitting
teslim etme
ceding
teslim etme
(Bilgisayar) check in
teslim etme
(Bilgisayar) committing
teslim etme
commitment
teslim etme
(Ticaret) submittal
teslim etmek
(Kanun) quit
teslim etmek
supply
teslim etmek
(Dilbilim) give up to
teslim etmek
resign to
teslim etmek
accept
teslim etmek
weigh in with
teslim etmek
turn over
teslim etmek
turn somebody over to somebody
teslim etmek
render
teslim etmek
committal
teslim etmek
give something in
teslim etmek
admit
teslim ol!
say uncle!
teslim olmak
buckle under
teslim olmak
give up
teslim olmak
strike one's flag
teslim olmak
give

The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in. - Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.

teslim olmuş
surrendered
teslim süresi
lead time
teslim süresi
(Bilgisayar) delivery time
teslim tarihi
(Bilgisayar) date delivered
teslim yeri
(Bilgisayar) ship to
teslim tarihi
Delivery date
teslim alma
acceptance
teslim almak
take possession of
teslim almak
1. to take delivery of, receive (goods or money); to take possession of (a place). 2. (Askeriye) to possess, seize control of (a place)
teslim almak
to take delivery of
teslim alınmış
received
teslim bayrağı çekmek
(Konuşma Dili) to give up, throw in the sponge, throw in the towel
teslim bayrağı çekmek
to strike one's flag, to yield
teslim edilmemiş
undelivered

An unpublished work is like an undelivered present. - Yayınlanmamış bir çalışma, teslim edilmemiş bir hediye gibidir.

teslim etme
committal
teslim etme
delivery
teslim etme
handing over
teslim etmek
resign
teslim etmek
turn in

We have to turn in reports on Monday. - Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundayız.

I have to turn in my report today. - Bugün raporumu teslim etmek zorundayım.

teslim etmek
hand in
teslim etmek
deliver up
teslim etmek
a) to deliver, to consign b) to give sth in, to hand sth in c) to commit d) to turn sb over to sb e) to surrender f) to admit, to acknowledge, to accept, to grant
teslim etmek
own
teslim etmek
give up
teslim etmek
yield up
teslim etmek
(Hukuk) to deliver, to submit
teslim etmek
confide
teslim etmek
1. to deliver or hand over. 2. (Askeriye) to surrender (a place) (to the enemy). 3. to concede, admit, acknowledge, grant
teslim etmek
submit

He had to submit himself to their decision. - O onların kararına kendini teslim etmek zorunda kaldı.

We have to submit it before the deadline. - Son teslim tarihinden önce onu teslim etmek zorundayız.

teslim etmek
commit
teslim etmek
consign
teslim etmek
cede
teslim giderleri
handling charges
teslim günü
(Ticaret) delivery day
teslim koşulları
(Hukuk) delivery terms
teslim müddeti
delivery period
teslim müddeti sonu
(Hukuk) deadline
teslim ol çağrısı
summons
teslim olan
yielder
teslim olarak
yieldingly
teslim olma
surrender

Herold agreed to surrender. - Herold teslim olmayı kabul etti.

They would not surrender. - Onlar teslim olmadılar.

teslim olma
submission
teslim olma
submittal
teslim olmak
give oneself up
teslim olmak
to submit, to surrender, to yield, to give in (to sb/sth), to knuckle under
teslim olmak
knuckle down
teslim olmak
lay down one's arms
teslim olmak
to submit, yield, give in, surrender, capitulate
teslim olmak
resign oneself to
teslim olmak
capitulate
teslim olmak
knuckle under
teslim olmak
resign
teslim olmak
lay down arms
teslim ve tesellüm
delivery and receipt
teslim zamanı
(Askeri) time of delivery
teslim öncesi
predelivery
teslim ülkesi
(Bilgisayar) ship country
teslim şartlarını kararlaştırmak
capitulate
tekrar teslim
redelivery
teslim olmak
arms
teslim olmak
cave
şartlı olarak teslim olma
capitulation
-de teslim
ex
-de teslim
(Latin) ex ante
acele teslim
express delivery
alman askerinin teslim sözü
kamerad
anahtar teslim
turnkey
anahtar teslim
turn-key
bagaj teslim
(Havacılık) baggage claim
devir teslim
(Askeri) take over
devir-teslim
(Askeri) take-over
erken teslim
early delivery
fabrika teslim
(Ticaret) exwork
fabrika teslim fiyatı
(Ticaret) ex factory
fob gemi bordasında teslim
(Ticaret) free on board
gelecekte teslim
(Ticaret) future delivery
gelecekte teslim
(Politika, Siyaset) forward
gelecekte teslim dövizler
(Ticaret) futures
geç teslim süresi
(İnşaat) long-lead time
nakit teslim değeri
(Ticaret) cash surrender value
proje teslim
project delivery
teslim almak
accept
teslim almak
(Bilgisayar) check out
teslim tarihi
(Ticaret) prompt
vadeli teslim
(Ticaret) future delivery
teslim edilebilir
deliverable
teslim edilemeyen
non deliverable
teslim et
hand over

Tom agreed to hand over his gun to the police. - Tom silahını polise teslim etmeyi kabul etti.

In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died. - O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.

teslim et
deliver up
teslim et
{f} submitting
teslim et
consign
teslim et
cede
teslim etmek
turn sb over to
teslim etmek
fork up
teslim etmek
give over
teslim etmek
concede
teslim ol
{f} surrender

Under the circumstances we have no choice but to surrender. - Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.

He would have to surrender. - O teslim olmak zorunda kalacaktı.

teslim ol
capitulate
teslim ol
knuckle under
teslim ol
buckle under
teslim olmak
give up the struggle
teslim olmak
cave in
teslim süresi
delivery period
Teslim olmak
to give in
devir teslim belgesi
Taking over certificate
n {'apga:bı} e teslim, vergi
n ('apga: bi) e delivery, taxes
son teslim tarihi
Final delivery date
son teslim tarihi
Deadline
teslim etmek
to deliver

Tom asked me to come here to deliver this message. - Tom bu mesajı teslim etmek için buraya gelmemi istedi.

I have to deliver this package to Tom Jackson. - Bu paketi Tom Jackson'a teslim etmek zorundayım.

teslim etmek
handing-over
teslim olmak
be handed
teslim olmak
be delivered
Başkomutanın (CINC) istediği teslim tarihi
(Askeri) CINCs required delivery date
acil teslim edilmelidir
(Askeri) immediate delivery required
adalete teslim etmek
to bring (someone) to justice
adalete teslim olmak
to submit oneself to justice
araçtan teslim
free on board
bagaj teslim yeri
baggage claim
boş teslim
vacant possession
de teslim
ex
depolama ve teslim
(Ticaret) landing storage delivery
depozitonun teslim edildiği kimse
stakeholder
dikey gemide teslim
(Askeri) vertical onboard delivery
doğrudan satıcı tarafından (malın) teslim(i)
(Askeri) direct vendor delivery
elden teslim
(Ticaret) hand delivery
elden teslim
(Ticaret) manual delivery
elden teslim
(Ticaret) delivery by hand
en erken teslim tarihi
(Askeri) earliest delivery date
fabrika teslim fiyatı
ex works
fob gemi güvertesinde teslim
(Ticaret) f.o.b. free on board
gecikmeli teslim
(Ticaret) delayed delivery
Турецкий язык - Турецкий язык
Klasik Türk müziğinde, çalgı yapıtlarındaher haneden sonra çalınan nakarat bölümü
Gerçek olduğunu söyleme, doğrulama
Fasıl müziğinde peşrevin ve saz semaisinin her hanesi sonunda tekrarlanan parça
Teslim ol veya teslim oluyorum sözünün kısaltılmışı
(Osmanlı Dönemi) kendini Allah'ın takdirine terketme, emri altına girme
Bir şeyi sahibine verme
Bırakma, devretme, terk etme
Emanet alınan bir şeyi sahibine geri verme
(Hukuk) TRADİTİO
TESLİM
(Hukuk) Verme,bırakma,birşeyin haklılığını kabül etme
TESLİM
(Osmanlı Dönemi) Diş diş etme. Merdiven haline getirme, ayak ayak düzme
TESLİM BAYRAĞI
(Hukuk) Bir kimsenin veya birliğin savaşa son verdiklerini ve teslim olduklarını simgeleyen bez
TESLİM EMRİ
(Hukuk) Birşeyin bir kimseye teslim edilmesi için malı elinde bulundurana verilen buyruk
TESLİM ORDİNOSU
(Hukuk) Konişmentonun kapsamına giren malların belli bir kısmının teslimini mümkün kılmak üzere verilen belge
TESLİM TESELLÜM
(Hukuk) Teslim etme ve teslim alma;alıp verme;verme kabul etme
teslim etmek
Bir şeyi sahibine vermek
teslim etmek
Bir şeyin kullanımını, korunmasını veya mülkiyetini vermek, bırakmak, devretmek, terk etmek
teslim etmek
Bir kadın, bir erkeğe kendini vermek
teslim etmek
Gerçek olduğunu söylemek
teslim olmak
Üstün bir güç karşısında mücadeleden vazgeçip yenilgiyi kabul etmek
teslim olmak
Kendini teslim etmek
teslim taşı
Bektaşilerin sembol olarak kullandıkları on iki köşeli yassı taş
teslim tesellüm
Verme ve alma
teslim almak
kabzetmek
Teslim alma
(Hukuk) AHZ Ü KABZ
Teslim alma
(Hukuk) KABIZ
Teslim alma
(Hukuk) TESELLÜM
Teslim etmek
(Osmanlı Dönemi) MÜVAFAT
Teslim olmak
(Osmanlı Dönemi) İSTİMAN
teslim
Избранное