A long time ago, there lived a tailor who had three sons, but only one goat.
- Uzun zaman önce, orada üç oğlu ve sadece bir keçisi olan bir terzi yaşadı.
I don't trust the tailor.
- Terziye güvenmiyorum.
She paid the dressmaker for her dress.
- Elbisesi için terziye ödeme yaptı.
My great-grandmother was a dressmaker.
- Büyük-büyükannem bir terziydi.
Two thirds of the employees of this company are engineers.
- Due terzi degli impiegati di questa azienda sono ingegneri.