Tom korkunç bir suçun kurbanı.
- Tom is the victim of a terrible crime.
Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
- Ken seems to have a terrible cold.
Berbat bir deneyim yaşadım.
- I had a terrible experience.
Tom neredeyse bir yerli gibi yazabilir fakat onun telaffuzu berbattır.
- Tom can write almost like a native speaker, but his pronunciation is terrible.
O zaman çok kötü görünüyordu.
- She looked terrible at that time.
Çok kötü bir ikilemdeyim.
- I am in a terrible dilemma.
Tom müthiş bir keşif yaptı.
- Tom made a terrible discovery.
O sözcük oyunu müthiştir.
- That pun is terrible.
Bu yol dehşet verici.
- This road is terrible.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Sigara içmek sağlığınız için çok kötüdür.
- Smoking is terrible for your health.
The witch gave him a terrible curse.
and there was even a party of the younger men who pretended to admire him, calling him a true sea-dog, and real old salt, and such-like names, and saying there was the sort of man that made England terrible at sea.
Whatever he thinks, he is a terrible driver.
The food was terrible, but it was free.