Tom has no choice in this matter.
- Tom'un bu bu meselede bir tercihi yok.
Choice is a matter of taste.
- Tercih zevk meselesidir.
My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
- Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
Both words can be used according to the preference of the user.
- Her iki kelime de kullanıcının tercihine göre kullanılabilir.
I prefer soccer to baseball.
- Futbolu beyzbola tercih ederim.
I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
I would rather have been born in Japan.
- Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim.
Layla prefers the second option.
- Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
I prefer to buy domestic rather than foreign products.
- Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
Many people prefer to cook with butter instead of oil.
- Çoğu kişi yağla yemek pişirmek yerine tereyağıyla yemek pişirmeyi tercih eder.
Tom prefers patients who can't talk.
- Tom konuşamayan hastaları tercih ediyor?
Tom prefers speaking French.
- Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.
Perhaps you would have preferred a French dish.
- Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
I would rather die than live in dishonor.
- Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.