Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
The object had a tinny appearance.
The shop was filled with tinny tourist geegaws.
Tom heard the sound of rain on the tin roof.
- Tom teneke çatıdaki yağmurun sesini duyuyordu.
Tom poured the soup into a large tin cup.
- Tom çorbayı büyük bir teneke kaseye döktü.
The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
Tom can't play the tin whistle very well.
- Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
- Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.