The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
- Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.
Dan radioed the police station.
- Dan polis karakolunu telsizle aradı.
He sent a message by wireless.
- O, telsizle bir mesaj gönderdi.
I am in the soup, reported the fly through its walkie-talkie.
- Sinek, telsiziyle ben çorbanın içindeyim. diye bildirdi.
Tom picked up the walkie-talkie and started talking.
- Tom telsizi aldı ve konuşmaya başladı.
The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
- Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.