Tom said he had an important call to make.
- Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.
Tom makes about fifty phone calls a day.
- Tom bir günde yaklaşık elli telefon konuşması yapar.
I'll make a phone call.
- Bir telefon konuşması yapacağım.
When I got the phone call telling me of my father's death, I was completely flustered.
- Bana babamın ölümünü bildiren telefon konuşmasını aldığımda tamamen telaşlanmıştım.