I'll make a phone call.
- Bir telefon konuşması yapacağım.
Tom said he had an important call to make.
- Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.
When I got the phone call telling me of my father's death, I was completely flustered.
- Bana babamın ölümünü bildiren telefon konuşmasını aldığımda tamamen telaşlanmıştım.
Where can one make a phone call?
- Biri nerede bir telefon konuşması yapabilir?