She hasn't phoned since she went to London.
- Londra'ya gittiğinden beri telefon etmedi.
You should've phoned me.
- Bana telefon etmeliydin.
I intend to phone Tom tomorrow and ask him to help.
- Yarın Tom'a telefon etmeye ve ondan yardım istemeye niyetim var.
A stranger phoned me yesterday.
- Dün bir yabancı bana telefon etti.
Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
- Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
I was leaving home when Tom telephoned me.
- Tom bana telefon ettiğinde evden ayrılıyordum.
She didn't telephone after all.
- Beklenenin tersine telefon etmedi.
I'd like to phone the parents.
- Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.