She phoned him as soon as she got home.
- Eve varır varmaz ona telefon etti.
She hasn't phoned since she went to London.
- Londra'ya gittiğinden beri telefon etmedi.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
I intend to phone Tom tomorrow and ask him to help.
- Yarın Tom'a telefon etmeye ve ondan yardım istemeye niyetim var.
Paul telephoned just now.
- Paul az önce telefon etti.
She didn't telephone after all.
- Beklenenin tersine telefon etmedi.