Where is the nearest telephone?
- En yakın telefon nerede?
He asked for my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
Get both a phone and internet access in a single package!
- Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
You should turn off your cell phone.
- Cep telefonunu kapatmalısın.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
I called Susan to apologize to her, but she hung up on me.
- Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.
Paul telephoned just now.
- Paul az önce telefon etti.
The man who telephoned an hour ago was Frank.
- Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.
Tom climbed up the telephone pole.
- Tom telefon direğine tırmandı.
The motorbike struck the telephone pole.
- Motosiklet telefon direğine çarptı.
I'd like to phone the parents.
- Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
- Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
Can I make a telephone call, please?
- Lütfen bir telefon görüşmesi yapabilir miyim?
Tom needs to make an urgent telephone call.
- Tom'un acil bir telefon görüşmesi yapması gerekiyor.
I looked up his phone number in the telephone book.
- Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.
Look up the number in the telephone book.
- Telefon rehberindeki numaraya bakın.
No, I don't. You had better look it up in a telephone directory.
- Hayır bilmiyorum. Bir telefon rehberine baksan iyi olur.
I don't find him in the telephone directory.
- Ben onu telefon rehberinde bulamıyorum.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Where's my phone book?
- Telefon rehberim nerede?