To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.
- Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.
Tom has promised to make amends.
- Tom telafi etmek için söz verdi.
How do you plan to make amends?
- Nasıl telafi etmeyi planlıyorsun?
I want to make amends for my behavior.
- Davranışımı telafi etmek istiyorum.
Tom has promised to make amends.
- Tom telafi etmek için söz verdi.
Wasted time is irretrievable.
- Boşa harcanmış zaman telafi edilemez.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.
- Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.
I had to make up for the loss.
- Kaybı telafi etmek zorundaydım.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
- Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
You have to work harder to make up for lost time.
- Kayıp zamanı telafi etmek için daha sıkı çalışmalısın.
I must work hard to make up for lost time.
- Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyım.