Products with GMO are dangerous to human life.
- GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
Overloaded power boards can be a fire hazard.
- Aşırı yüklenmiş güç panoları bir yangın tehlikesi olabilir.
Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles.
- Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.
Meteor strikes are a serious threat.
- Meteor çarpmaları ciddi bir tehlikedir.
There is a threat of a storm.
- Fırtına tehlikesi var.
Would domestic peace be plunged into jeopardy?
- İç barış tehlikeye girer mi?
Lead poisoning endangers the health of millions of children around the world.
- Kurşun zehirlenmesi dünya genelinde milyonlarca çocuğun sağlığını tehlikeye atar.
Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
- Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble.
- Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
This water can be drunk without risk.
- Bu su tehlikesizce içilebilir.
Some of the photos have been taken at the risk of life.
- Bazı fotoğraflar ölüm tehlikesi altında çekildi.
Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
Sami realized the peril he was in.
- Sami, içinde bulunduğu tehlikeyi fark etti.
We've got a distress signal from that ship.
- Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.
The ship flashed a distress signal.
- Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.
We have to wait for the all clear.
- Tehlike geçti alarmını beklemek zorundayız.
You should be alert to the possible dangers.
- Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
One of the greatest dangers in your human relations is self-centeredness.
- İnsan ilişkilerinde en büyük tehlikelerden biri bencillik.