Do you think I'm being too cautious?
- Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
We're being cautious.
- Biz tedbirli davranıyoruz.
Tom is just being prudent, isn't he?
- Tom sadece tedbirli davranıyor, değil mi?
A miser hoards money not because he is prudent but because he is greedy.
- Bir cimri tedbirli olduğu için değil fakat açgözlü olduğu için para biriktirir.
Mary is wary of strangers.
- Mary yabancılara karşı tedbirli.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
Tom opposed the measure.
- Tom tedbire karşı çıktı.
We'll take every precaution.
- Her tedbiri alacağız.
Every precaution has been taken.
- Her türlü tedbir alındı.
I appreciate your discretion.
- Tedbirini takdir ediyorum.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
- Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
- Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
Kongre önlemi onaylamadı.
- Kongre tedbiri tasdik etmedi.
Biz her önlemi aldık.
- Biz her tedbiri aldık.