tecavüz etmek

listen to the pronunciation of tecavüz etmek
Турецкий язык - Английский Язык
rape

They want to rape our women. - Kadınlarımıza tecavüz etmek istiyorlar.

Sami wanted to rape Layla. - Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.

ravish
rape

They want to rape our women. - Kadınlarımıza tecavüz etmek istiyorlar.

Sami wanted to rape Layla. - Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.

intrude
a) to attack, to invade b) to transgress, to exceed, to encroach (on/upon sth) c) to rape, to violate
1. to attack. 2. to violate, infringe; to transgress; to encroach upon (on); to trespass on; to enter (a place) unlawfully; to cross (a boundary) unlawfully. 3. to molest; to assault indecently; to attempt to rape. 4. to exceed, surpass. 5. (for something) to miss (its target)
infringe
outrage
abuse
entrench upon
assault
(hak) trespass
break into
aggress
attack
trench on
impinge
interfere with
encroach on
(sınır) overstep
encroach
shame
violate
trench upon
infringe up
infringe on
impinge on
invade
violate
trench on
poach
trench
tecavüz et
{f} trench on
hakkına tecavüz etmek
Encroach
başkasının hakkına tecavüz etmek
disturb the peace
tecavüz et
rape

Sami viciously raped Layla. - Sami, Leyla'ya acımasızca tecavüz etti.

Fadil raped the woman. - Fadıl kadına tecavüz etti.

tecavüz etme
entrenching on
tecâvüz etme
violation
Турецкий язык - Турецкий язык
Başkasının hakkına el uzatmak
Namusa sataşmak
Saldırmak, hücum etmek
Aşmak, geçmek
tecavüz etmek
Избранное