Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.
- Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.
Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
- This is the school where she is teaching.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Öğretim tarzımın yanlış olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that my way of teaching is wrong?
Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
- He earns his living by teaching English.
Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
- Your method of teaching English is absurd.
Okulu müdürümüz derse girmez.
- Our principal does no teaching.
Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor.
- Tom is teaching a class right now.
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.
Tom bize Fransızca öğretiyor.
- Tom is teaching us French.
Bu kitap çocuklara nasıl okuyacağını öğretmek için tasarlandı.
- This book is designed to teach children how to read.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
- His job is to teach English.
Tom Mary'ye bir ders vermek istedi.
- Tom wanted to teach Mary a lesson.
Kızım lisede ders vermek istiyor.
- My daughter wants to teach in high school.
Tom öğretmenlik yapmak için Boston'a gitti.
- Tom has gone to Boston to teach.
Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır.
- He has been teaching for 20 years.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Siz bir öğretmen misiniz? Evet, ben bir öğretmenim.
- Are you a teacher? Yes, I am.
Boston'daki erkek kardeşim öğretmen olmak için öğrenim görüyor.
- My brother in Boston is studying to become a teacher.
Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
Teaching has seen continual changes over the past decades.
Many follow the teachings of Confucius.
Than Sir Launcelot armed hym and toke his horse, and so he was taughte to the abbey.
She used to teach at university.
... why are we teaching people these things. ...
... why we're teaching these things. ...