Bu kitap çocuklara nasıl okuyacağını öğretmek için tasarlandı.
- This book is designed to teach children how to read.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
- Her job is to teach English.
Kızım lisede ders vermek istiyor.
- My daughter wants to teach in high school.
Tom Mary'ye bir ders vermek istedi.
- Tom wanted to teach Mary a lesson.
Tom öğretmenlik yapmak için Boston'a gitti.
- Tom has gone to Boston to teach.
Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
- Tom became bored with teaching and he looked for a new job.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Siz bir öğretmen misiniz? Evet, ben bir öğretmenim.
- Are you a teacher? Yes, I am.
Boston'daki erkek kardeşim öğretmen olmak için öğrenim görüyor.
- My brother in Boston is studying to become a teacher.
Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
Than Sir Launcelot armed hym and toke his horse, and so he was taughte to the abbey.
She used to teach at university.
... He teaches himself Hebrew. ...
... these this teaches bear witness to the vacations commercial activity involved ...