He urged them to come to an agreement. - Onları anlaşmaya teşvik etti.
He urged them to come to an agreement.
Onları anlaşmaya teşvik etti.
She urged him to drive carefully. - O, onu dikkatli sürmesi için teşvik etti.
She urged him to drive carefully.
O, onu dikkatli sürmesi için teşvik etti.
The teacher exhorted his pupils to do well. - Öğretmen, öğrencilerini iyi yapmaya teşvik etti.
The teacher exhorted his pupils to do well.
Öğretmen, öğrencilerini iyi yapmaya teşvik etti.