Thanks for the encouragement.
- Teşvik için teşekkürler.
Your words of encouragement meant a lot to me.
- Senin teşvik sözlerinin benim için çok şey ifade ediyordu.
One way to lower the number of errors in the Tatoeba Corpus would be to encourage people to only translate into their native languages.
- Tatoeba Korpus'taki hataların sayısını azaltmanın bir yolu, insanları sadece kendi anadillerine çeviriler yapmaya teşvik etmek olabilir.
What do you think is the best way to encourage Tom to study more?
- Tom'u daha çok çalışmaya teşvik etmek için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
The coaches kept encouraging me.
- Koçlar beni teşvik etmeye devam ettiler.
Tom urged Mary to study art.
- Tom Mary'yi sanat eğitimi alması için teşvik etti.
He urged them to come to an agreement.
- Onları anlaşmaya teşvik etti.
The stimulus package was heavily criticised.
- Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
The speaker tried to incite the people to rebellion.
- Konuşmacı insanları isyana teşvik etmeye çalıştı.
Promotions encourage translators.
- Promosyonlar çevirmenleri teşvik eder.
Your religion promotes laziness.
- Senin dinin tembelliği teşvik ediyor.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Praise stimulates students to work hard.
- Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.