No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
- Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
I trust the room will be to your satisfaction.
- Odanın sizi tatmin edeceğine güveniyorum.
Tom is hard to satisfy.
- Tom'u tatmin etmek zor.
He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
- O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
His paper was, on the whole, satisfactory.
- Onun raporu bir bütün olarak tatmin ediciydi.
He is, on the whole, a satisfactory student.
- O, genel olarak, tatmin edici bir öğrenci.
The result was really satisfying.
- Sonuç gerçekten tatmin ediciydi.
You may content yourself with what we have.
- Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.
No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
- Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution.
- Bu ideal değil, fakat en az tatmin edici olmayan çözüm.
He seems satisfied with my explanation.
- Açıklamamdan tatmin olmuş görünüyordu.
We're never satisfied.
- Biz tatmin olmuş değiliz.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
Tom looks unsatisfied.
- Tom tatmin olmamış görünüyor.
Tom was unsatisfied with the results.
- Tom sonuçlardan tatmin olmamıştı.