Tom and Mary moved in together to save money on rent.
- Tom ve Mary kiradan tasarruf etmek için beraber eve çıktılar.
Many farmers had to divest themselves of stock during the drought to save on feeding costs.
- Birçok çiftçi kuraklık sırasında beslenme maliyetlerinde tasarruf etmek için kendilerini stoktan mahrum bırakmak zorunda kaldılar.
Tom wanted save up enough money to buy a car.
- Tom bir araba satın almak için yeterli parayı tasarruf etmek istedi.
I used a computer in order to save time.
- Zamandan tasarruf etmek için bir bilgisayar kullandım.
Let's predrink at home before going to the club, because I would like to save some money.
- Kulübe gitmeden önce evde önceden içelim, çünkü biraz para tasarruf etmek istiyorum.