I don't like her manner.
- Onun hareket tarzını sevmiyorum.
Her manner of speaking gets on my nerves.
- Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
The church is built in Gothic style.
- Kilise, Gothic tarzında inşâ edilmiş.
This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
She soon adjusted to his way of life.
- Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
You have a very logical way of thinking.
- Çok mantıklı bir düşünme tarzın var.
What's your favorite genre?
- En sevdiğiniz tarz nedir?
Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
- Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
- Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
- O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
The Sanssouci Palace is in the rococo style.
- Sanssouci Sarayı, rokoko tarzındadır.