I need a mirror to comb my hair.
- Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
I have to comb my hair.
- Saçımı taramak zorundayım.
Their job is to card the wool.
- Onların işi yünü taramak.
Mary was donor-conceived and is trying to track down her biological father.
- Mary donör tarafından tasarlanmış ve biyolojik babasını izlemeye çalışıyordu.
We followed the tracks left by the deer.
- Biz geyikler tarafından bırakılan izleri takip ettik.
As soon as I can get my son to scan our family photos, I'll upload some of them to our website.
- Aile fotoğraflarımızı oğluma taratır taratmaz, onlardan bazılarını web sitemize yükleyeceğim.
There are full body scanners at this airport.
- Bu havaalanında tam vücut tarayıcıları vardır.
Sami scoured the Internet to find more information about that.
- Sami o konuda daha fazla bilgi bulmak için İnternet'i taradı.
The following day, Sophie combed and dressed her doll because her friends were coming over.
- Ertesi gün, Sophie oyuncak bebeğini taradı ve giydirdi çünkü arkadaşları geliyorlardı.
I brush my teeth; I comb my hair.
- Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.
I have to be honest. I was a little bit nervous the first time I had an MRI scan.
- Dürüst olmak zorundayım. Ben bir MRI taraması ilk yaptırdığım zaman biraz sinirliydim.
I'll perform a full scan of the system.
- Sistemin tam taramasını yapacağım.
He doesn't bother to comb his hair.
- Saçını tarama zahmetine katlanmaz.
Tom seldom bothers to comb his hair.
- Tom kırk yılda bir saçını tarama zahmetine katlanır.
Dan spent hours scanning dozens of pages of Linda's diary.
- Dan, Linda'nın günlüğünden düzinelerce sayfayı tarayarak saatler geçirdi.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
I've started screening my calls.
- Aramalarımı taramaya başladım.
I've started screening my calls.
- Aramalarımı taramaya başladım.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
The harp of Tara swells.