Ben dün gece çok sarhoştum.
- I was so drunk last night.
Larry Ewing sarhoştur.
- Larry Ewing is drunk.
Sarhoş adam düz yürüyemiyordu.
- The drunken man couldn't walk straight.
Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır.
- One of the employees' habits is to gather in some bar or restaurant at the end of the workday to get drunk and forget their miserable life until the next day.
Sarhoş olmak için yeterince içelim.
- Let's drink enough to get drunk.
Tom eve sürmek için çok içkili.
- Tom is too drunk to drive home.
Bir depo benzinle Boston'a gidip gelebilirim.
- I can drive to Boston and back on one tank of gas.
Çim biçme deposunu doldururken benzin dökmemeye dikkat edin.
- Be careful not to spill gasoline when filling the tank on your lawn mower.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
O, gerçek bir ayyaştı.
- He was a real drunkard.
Çocuklar, aptallar ve ayyaşlar doğruyu söyler.
- Children, fools and drunkards tell the truth.
Benzin deposu patlayacak.
- The gas tank is going to explode.
Onlar asbestten yapılmış su haznelerinin bir sağlık riski doğurabileceğini söylüyorlar.
- They say that water tanks made from asbestos can pose a health risk.