tanımlayıcı

listen to the pronunciation of tanımlayıcı
Турецкий язык - Английский Язык
restrictive
illustrative
illustrator
definitive
(Bilgisayar) identifier

Pantone classifies thousands of colors with unique numerical identifiers. - Pantone benzersiz sayısal tanımlayıcılar ile binlerce renk sınıflandırır.

descriptor
definer
descriptive
appellative
tanımlayıcı istatistik
Descriptive statistics
tanımlayıcı cümlecik
restrictive clause
tanımlayıcı olmak
be descriptive of
tanımlayıcı özellik
(Kimya) defining characteristics
tanımla
describing
tanımla
{f} defined

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles). - Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.

tanımla
(Bilgisayar) identify on
tanımla
(Bilgisayar) identify

Can you identify the man using this picture? - Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?

Chemical symbols are used to identify chemical elements. - Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.

tanımla
{f} identified

She identified him as the murderer. - Onu bir katil olarak tanımladı.

One suspect has been identified. - Bir şüpheli tanımlandı.

tanımla
{f} declaring
tanımla
declare
tanımla
define

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

tanımla
{f} defining

Curiosity is a defining trait of human beings. - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.

tanımla
{f} described

Tom described his new invention to both John and Mary. - Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.

She described him as handsome. - O, onu yakışıklı olarak tanımladı.

tanımla
declared
birlik tanımlayıcı kodu
(Askeri) unit descriptor code
evrensel kaynak tanımlayıcı
(Bilgisayar) universal resource identifier
tanımla
characterize
tanımlayıcı
Избранное