tanımlanmamış

listen to the pronunciation of tanımlanmamış
Турецкий язык - Английский Язык
undefined
That does not have a meaning and is thus not assigned an interpretation (for example, division by zero)
Lacking a definition or value
{a} not defined, unlimited, loose, vague
{s} not defined, not having been given a definition, unclear in form or extent
not precisely limited, determined, or distinguished; "an undefined term"; "undefined authority"; "some undefined sense of excitement"; "vague feelings of sadness"; "a vague uneasiness
tanımla
describing
tanımla
{f} defined

Schopenhauer defined architecture as frozen music. - Schopenhauer mimariyi donmuş müzik olarak tanımladı.

The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles). - Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.

tanımla
(Bilgisayar) identify on
tanımla
(Bilgisayar) identify

The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to. - Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

Can you identify that? - Onu tanımlayabilir misin?

tanımla
{f} identified

In most cases, modernization is identified with Westernization. - Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.

The author of the phrase prefers not to be identified. - Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.

tanımla
{f} declaring
tanımla
declare
tanımla
define

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

tanımla
{f} defining

Curiosity is a defining trait of human beings. - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.

tanımla
{f} described

The person whose name was on the passport was described with words. - Pasaportta adı olan kişi kelimelerle tanımlandı.

Tom described his new invention to both John and Mary. - Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.

tanımla
declared
tanımla
characterize
tanımlanmamış
Избранное