tanımlanma

listen to the pronunciation of tanımlanma
Турецкий язык - Английский Язык
Description
tanımla
describing
tanımla
{f} defined

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

tanımla
(Bilgisayar) identify on
tanımla
(Bilgisayar) identify

Chemical symbols are used to identify chemical elements. - Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.

The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to. - Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

tanımlanmak
be identified
tanımla
{f} identified

She identified him as the murderer. - Onu bir katil olarak tanımladı.

One suspect has been identified. - Bir şüpheli tanımlandı.

tanımla
{f} declaring
tanımla
declare
tanımla
define

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

tanımla
{f} defining

Curiosity is a defining trait of human beings. - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.

tanımla
{f} described

He described his own experience. - O, kendi deneyimini tanımladı.

She described him as handsome. - O, onu yakışıklı olarak tanımladı.

tanımla
declared
tanımla
characterize
tanımlanmak
to be defined
Турецкий язык - Турецкий язык
Tanımlanmak işi
tanımlanmak
Tanımı yapılmak, tarif edilmek
tanımlanma
Избранное