talkative

listen to the pronunciation of talkative
Английский Язык - Турецкий язык
geveze

O, her zamanki kadar geveze. - He is as talkative as ever.

George oldukça gevezedir. - George is quite talkative.

{s} çenebaz
konuşkan

Ne Tom, ne de Mary konuşkan bir ruh hali içinde değildi. - Neither Tom nor Mary was in a talkative mood.

İkinci bardak şaraptan sonra Tom konuşkan oldu. - After the second glass of wine, Tom became talkative.

natuk
ağzı laf yapan
{s} çenesi düşük
dilbaz
çalçene
boşboğaz
lafazan
çeneli
şapır
sirgep
yanşak
{s} dilli
talkativenesskonuşkanlık
zevzek
talkativeness
gevezelik
talkativeness
konuşkanlık
talkative
Избранное