Compare this genuine jewel with that imitation.
- O taklit ile bu gerçek mücevheri karşılaştırın.
Imitation is the sincerest form of flattery.
- Taklit en samimi yağcılık biçimidir.
She tried hard to imitate Mariah Carey but failed.
- O Mariah Carey'yi taklit etmek için sıkı çalıştı ama başarısız oldu.
I like to imitate Queen Elizabeth.
- Kraliçe Elizabeth'i taklit etmek istiyorum.
She was mimicking the various people in our office.
- O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
She was mimicking the various people in our office.
- Bürodaki çeşitli insanları taklit ederdi.
Tom faked his own death.
- Tom kendi ölümünü taklit etti.
Mary bought a fake Gucci handbag.
- Mary taklit bir Gucci çanta satın aldı.
This bird can imitate the human voice.
- Bu kuş insan sesini taklit edebilir.
Tom can imitate that singer perfectly.
- Tom o şarkıcıyı mükemmel şekilde taklit edebilir.
He imitated the works of Van Gogh.
- Van Gogh'un eserlerini taklit etti.
After Tom had drunk quite a bit of beer at the party, he imitated Chewbacca's voice.
- Tom partide biraz bira içtikten sonra o, Chewbacca'nın sesini taklit etti.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.
As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.
Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
- Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.
He continued to mock me.
- O beni taklit etmeye devam etti.