Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
Bütün bilgiler kamu kaynaklarından alınmıştır.
- All information is taken from public sources.
King'in araştırmalarında aktarılan veriler, UNESCO'nun 1970 dünya nüfusundaki beyaz sayfasından alınmıştır.
- The data cited in King's research is taken from UNESCO's 1970 white paper on world population.
I can't ask her out, she's taken.
He was very taken with the girl, I hear.
I should have taken the money.
- I should've taken the money.
I have taken everything into consideration.
- I've taken everything into consideration.