The legislature tabled the amendment, so we will start discussing it now.
John laid claim to the painting.
- John tablo üzerinde hak iddia etti.
Whose paintings are these?
- Bunlar kimin tabloları?
Mayuko wiped a table with a cloth.
- Mayuko tabloyu bir bezle sildi.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Tom loves charts and graphs.
- Tom tabloları ve grafikleri sever.
The chart illustrates how the body works.
- Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.
He painted that picture a while ago.
- O tabloyu bir süre önce yaptı.
This is a picture of one of my paintings.
- Bu benim tablolarımdan birinin resmi.