tıpkı

listen to the pronunciation of tıpkı
Турецкий язык - Английский Язык
just as

Tom's is just as new as Mary's. - Tom'unki tıpkı Mary'ninki kadar yeni.

The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath. - Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.

for

I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all. - Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.

transcriber
one and the same
all

You have to do it, just like we all do. - Bunu yapmak zorundasın, tıpkı hepimizin yaptığı gibi.

I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all. - Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.

according
homo
express
exactly like
in exactly the same way
as is
in just the same way
identical thing: Bu gömleğin tıpkısını istiyorum. I want a shirt just like this one
same
all over
the same
just like

It's just like walking on the moon. - Bu tıpkı ayda yürümek gibi bir şey.

Tom is just like you. - Tom tıpkı sizin gibi.

selfsame
all of a piece
exactly like, just like, in just the same way, all over
spitting image: Ahmet tıpkı babası. Ahmet's the spitting image of his father
to a hair
in just the same way as, just like (someone, something): Nazife tıpkı teyzesi gibi konuşuyor. Nazife talks just like her aunt
identical
for all the world as if
homo-
self-same
be just

When I grow up, I want to be just like my father. - Büyüyünce tıpkı babam gibi olmak istiyorum.

living
ditto
tıpkı basım
facsimile
tıpkı birbirine benzer
as like as two peas
tıpkı -ğı gibi
in just the same way as
tıpkı donanım
(Bilgisayar,Teknik) hardware duplicate
tıpkı donanım
duplicate hardware
tıpkı kayıt
(Bilgisayar) duplicate record
faks/kopya/tıpkı basım
(Askeri) facsimile
istenmeyen tıpkı kayıt
duplicate record
Турецкий язык - Турецкий язык
Tıpatıp, aynı, tamamıyla
TIPKI
Tıpatıp, aynı, tamamıyla: "Saffet Hanım tıpkı kendisini görmeden tahmin etmiş olduğum gibiydi."- A. Ş. Hisar
TIPKI
Bir şeyin eşi, benzeri, aynı
tıpkı
Избранное