The restaurant is always packed.
- Restoran her zaman tıka basa doludur.
The stadium was packed with excited spectators.
- Stadyum heyecanlı seyirciyle tıka basa doluydu.
Due to the typhoon, the train schedule was disturbed and all the trains were jam-packed.
- Tayfun nedeniyle, tren tarifesi bozuldu ve tüm trenler tıka basa doluydu.
The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
- Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.