The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.
- Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.
She likes all kinds of sports.
- O her türlü spor sever.
This shop has all kinds of foreign-language magazines.
- Bu mağaza her türlü yabancı dil dergilerine sahiptir.
All sorts of rumors were floating around about her.
- Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
He had every reason for doing so.
- Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
We have all kinds of time.
- Her türlü zamanımız var.
He comes into contact with all kinds of people.
- Her türlü insanla bağlantı kurar.
As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
- Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
- Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
Tom can't really do much else.
- Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz.