tümlük

listen to the pronunciation of tümlük
Турецкий язык - Английский Язык
totality, entirety
entirely
entirety
tüm
all

The baby cried all night. - Bebek tüm gece ağladı.

All the other languages are easier than Uighur. - Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.

tüm
whole

This window overlooks the whole city. - Bu pencere tüm şehre bakıyor.

The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people. - Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.

tüm
{s} entire

We spent the entire day on the beach. - Tüm günü plajda geçirdik.

Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake. - Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.

tüm
overall
tüm
utter
tüm
aggregate
tüm
(Bilgisayar) more

I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this. - Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.

All I wanted was a little more attention. - Tüm istediğim biraz daha dikkatti.

tüm
the whole of
tüm
absolute

The dictator had the absolute loyalty of all his aides. - Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.

I require absolute loyalty of my employees. - Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.

tüm
total

Tom successfully carried the state with nearly sixty percent of the total statewide vote. - Tom başarılı bir biçimde tüm eyaletteki oyların yaklaşık yüzde sekseninin desteğini alacak duruma erişti.

tüm
entirety
tüm
of all

Money is the root of all evil. - Para tüm kötülüklerin anasıdır.

Out of all the attributes of the gods, the one I find most pitiable is their inability to commit suicide. - Tanrıların tüm niteliklerinden acınacak bulduğum, onların intihar etme yeteneksizlikleridir.

tüm
the whole of; whole, all; entire; total, absolute
tüm
all of, all: tüm bunlar all of these
tüm
clear

The DNA test cleared him of all charges. - DNA testi onu tüm suçlamalardan kurtardı.

He was cleared of all charges and released yesterday. - Dün tüm suçlamalardan aklandı ve serbest bırakıldı.

tüm
full complement
tüm
pan

About 250 million years ago, all the continents we see today were one big supercontinent called Pangaea. - Yaklaşık 250 milyon yıl önce, bugün gördüğümüz tüm kıtalar Pangaea denilen büyük bir süperkıtaydılar.

When Tom was little he was clumsy and would fall often. All his pants would have knee patches. - Tom küçükken hantaldı ve sık sık düşerdi. Tüm pantolonlarının diz yamaları olurdu.

tüm
entirety, whole, sum total
tüm
full

The banquet was in full swing. - Ziyafete tüm hızıyla devam edildi.

Full religious freedom is assured to all people. - Tam din özgürlüğü tüm insanlar için güvence altına alınmıştır.

tüm
totality
tüm
completely

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

A person cannot understand another person completely. - Bir insan başka bir insanı tümüyle anlamayabilir.

tüm
(Hukuk) integral
tüm
undivided

May I have your undivided attention? - Tüm dikkatini alabilir miyim?

tüm
all over the

She traveled all over the world. - O, tüm dünyayı gezdi.

Our branches extend all over the country. - Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение tümlük в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Tüm
tümbek
tüm
Tümen sözcüğünün kısaltması
tüm
Tepe, tümsek
tüm
Sarmısak
tüm
Bir şeyin bütünü, tamamı
tüm
Bir şeyin olancası, bütünü, topu, tamamı
tümlük
Избранное