tâk

listen to the pronunciation of tâk
Английский Язык - Турецкий язык
(Askeri) kargo gemisi (cargo ship)
(Tıp) talk
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Bina kemeri. Yarım daire şeklinde kapı ve pencere üstü. Çardak. Kubbe. Kavisli bina. Eyvan
Millî bayramlarda veya önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer: "Şimdi İstanbul taklarının yeşil taflanları altından gaziler geçiyor."- F. R. Atay
Caddelerde kutlama için kurulan süsler
şenliklerde sokaklara kurulan süslü kemer
Kapı, pencere gibi yerlerin üstündeki kubbeli bölüm
Tahta vb. bir şeye vurulunca veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
KKTC'de, 1973 yılında kurulmuş bir haber ajansı
üzüm kütüğü ve çubuğu, asma
Yapılardaki kemer
TAK'İR
(Osmanlı Dönemi) (Ka'r. dan) Çukurlaştırma, çukur yapma
tak tak
Vurma, çarpma sırasında çıkan (ses), bu sesi çıkararak
tak tuk
Vurma, çarpma sırasında çıkan (ses), bu sesi çıkararak
MU'TAK
(Osmanlı Dönemi) (MU'TAKA) Serbest bırakılmış köle, câriye veya esir
tik tak
Genellikle saatin çalışırken çıkardığı ses
İ'TAK
(Osmanlı Dönemi) Esir, köle veya cariyeyi serbest bırakma
İ'TAK
(Hukuk) Köle azad etme
Турецкий язык - Английский Язык
tock, tack, knock
used to indicate a knocking, rapping, or thumping sound: Kitap tak diye kafama düştü. The book fell on my head with a thump
tock
knock

Knock yourself out, Tom. - Kafana göre takıl, Tom.

tack

I saw Tom and Mary carrying their fishing poles and tackle boxes. - Ben Tom ve Mary'yi olta kamışlarını ve takım kutularını taşırken gördüm.

That tackle box looks a lot like mine. - O takım çantası benimkine çok benziyor.

reassemble
tak tak
rat tat tat
tak tak
used to indicate a loud knocking or rapping sound: Tak tak kapıya vurdu. He knocked sharply on the door. Tak tak cama vuruyordu. He was rapping loudly on the windowpane
tak tak
rat tat
tak tak
knock knock
tak tak etmek
rat tat
tak tak vurmak
to knock repeatedly
tak tuk
Knock! Knock!
tak tuk
used to indicate an unpleasantly loud knocking sound: Birisi kapıya tak tuk vuruyor. Somebody's banging at the door
tak ve kullan
plug and go , plug and play
tik tak
tick tock
canıma tak etti
that takes the cake
canına tak demek
to be sick to death of sb/sth
disk tak
(Bilgisayar) enter disc
imanına tak demek
(Konuşma Dili) (for something) to be the last straw, cause (someone) to lose his/her patience
mikrofon tak
(Bilgisayar) dock mic
tik tak
tick
Польский Язык - Английский Язык
yea

Oh yeah, that's right. I was supposed to meet some friends in Shibuya at eight. - O tak, to prawda. Musiałem odwiedzić paru przyjaciół w Shibuyi o ósmej.

She is not what she was ten years ago. - Nie jest już taka jak dziesięć lat temu.

like this

I never thought we'd end up like this. - Nigdy nie przypuszczałem, że tak skończymy.

I never imagined we'd end up like this. - Nie sądziłem, że tak skończymy.

it so
yes

Yes, I understand. Thank you. - Tak, rozumiem. Dziękuję.

I'd like to say yes, but... - Chciałbym powiedzieć tak, ale...

so to

He is, so to speak, a walking dictionary. - On jest, że tak powiem, chodzącym słownikiem.

be so

Don't be so serious. It's only a game. - Nie bądź taki poważny. To tylko gra.

Don't be so noisy, please. - Proszę, nie bądź taki głośny.

like that

Talk like that will raise suspicion. - Taka wypowiedź wywoła reakcję.

It's the first time that anybody said something like that to me. - To pierwszy raz, gdy ktoś powiedział mi coś takiego.

the so
so-a
so
Датский Язык - Английский Язык
expression of thanks
thanks

Thanks for the tip. I'll give it a try. - Tak for tippet. Jeg vil give det en chance.

Thanks for your explanation. - Tak for din forklaring.

thankyou
thank

Thank you for your explanation. - Tak for din forklaring.

Thanks to you I've lost my appetite. - Takket være dig har jeg mistet min appetit.

thank you

Thank you for your explanation. - Tak for din forklaring.

Thank you to everyone who has been a part of my life here in the UK. - Tak til enhver som har været en del af mit liv her i Storbritannien.

tak for
thanks for
tak for
thank for
tak for
thank you for
Нидерландский Язык - Английский Язык
bough
branch

Algebra is a branch of mathematics. - Algebra is een tak van de wiskunde.

He cut off a branch from the tree. - Hij knipte een tak van de boom.

Финский Язык - Английский Язык
tock
Шведский Язык - Английский Язык
roofs
ceilings
ceil
roof
ceilinged
ceiling
capping
tâk
Избранное